
montargisli quentin
- kamil mürsitlerin mirası. ahmet yüksel özemre, necmettin sahinler. timaş
- sözün ve sükûtun renkleri. fatma karabıyık barbarosoğlu, iz yayıncılık
- 40 gözaltı öyküsü ve diğerleri. sadık yalsızuçanlar, sel yayıncılık
- aşkın zembereği. cem akaş, sel yayıncılık
- elveda ankara. sakine akça. beyan yayınları
- ertesi dünya. abdullah harmancı. birun yayınları
- amat, ihsan oktay anar. iletişim yayınları
- bagdat duserken. zeki bulduk. birun yayınları
- üzgünlük. uçuş denemeleri. ibrahim tenekeci
- gizli özne. nihan kaya, dergah yayınları
- baba ve piç, elif şafak, metis yayınları
- pinhan, elif şafak
- ufukların sultanı fatih sultan mehmet, mustafa armağan
- küller altında yakın tarih, mustafa armağan
- osmanlı'yı yeniden keşfetmek, ilber ortaylı
- iman ve küfür muvazeneleri, bediüzzaman
- fasıldan fasıla 5, m.fethullah gülen
- menekşeli mektup, mustafa kutlu
- şibumi, travenian
- abdülhamid'in kurtlarla dansı, mustafa armağan
- reis bey, necip fazıl kısakürek
- gece ibadeti, abdülhakim yüce
- kabus, alev alatlı
- kuyucaklı yusuf, sabahattin ali
- osmanlı tarihinde maskeler ve yüzler, mustafa armağan
ruby
- 16 hapworth 1924, j.d.salinger.
- müslümanca düşünme üzerine denemeler, rasim özdenören
- cenab-i aşk'a dair, dücane cündioğlu
- şu babamın işleri, carlos bulosan
- pastoral senfoni, andré gide
- pekin mektubu, pearl s. buck
- şehir mektupları, mustafa kutlu
- sırlı tuğlalar, sadık yalsızuçanlar
- halama benzedigim için, cihan aktaş
- ahir zaman gülüşleri, f. karabıyık barbarosoglu
- ertesi dünya, abdullah harmancı
- yakınlık, mustafa ulusoy
- muhteris, abdullah harmancı
- mızraksız ilmihal, mehmet efe
- menekşeli mektup, mustafa kutlu
- kalanlar, ahmet kekeç
- hiçbişey, gökhan özcan
- şimdiki zamanın izinde, selahattin yusuf
- üzgünlük, ibrahim tenekeci
- uçuş denemeleri, ibrahim tenekeci
- güzellik uykusu, ibrahim tenekeci
- peltek vaiz, ibrahim tenekeci
- üç köpük, ibrahim tenekeci
- kalbin direnişi, kemal sayar
- ölü canlar, nikolay gogol
- duyguların dili, nevzat tarhan
- hiçbir şeye katılmıyorum hiçbir şeye ..., mehmet efe
- elveda ankara, sakine akça
- chef, mustafa kutlu
- ebuzer, hakan albayrak
- tufandan önce, mustafa kutlu
- siz adamı ölmekten güldürürsünüz, mine sota
- bahçıvan, tagore
- istanbul'a hasret, necip fazıl kısakürek
- kendi iklimimiz, m.f. gülen
- bismillah hotel, hakan albayrak
- gül yetiştiren adam, rasim özdenören
- şebek romanı, ayşe şasa
- fikir atlası, m.f.g
- kitabu'l kalb, r.kayan
- ülkesi olmayan adam, kurt vonnegut
35 yorum:
Su an ne okudugumuzu mu yaziyoruz? :)
evet
böyle, sürekli ekliycez, ekliycez. bi dolu kitap olucak.
tabi sayfanın en gevezesi oldugum icin simdilik bi tek ben konusmusum kitap hakkında.
quentin
geveze dışavurumcu
Biz de yazabilir miyiz:P Comment bolumune yani:P
tabiy ki tahin.
hmm tesekkur ediyoruz bize bu imkanlari sunan blog sahibelerine:)
Hermann Hesse, Siddharta, sonra da bir kac kere baslayip hic bitirmedigim, Elif Safak, Pinhan..
hihi, hazir meydan bosken yaziim dedim :o)
tesekkürlerr :))
divan;
hehe, ben ikisini de okudum : )) pinhan'ı bitirmekte ben de zorlanmistim. eleştirmenler öyle demiyorlar ama elif şafakınkilerden ben en çok araf'ı sevmiştim. zaten okudugum ilk romanıydı, ilk göz agrim. hermann hesse'nin de çarklar arasında'yı çok severim. bi kere okudum, sonra bir daha elime almak istemedim, fena olmuştum çünkü. bozkırkurdu'na iki defa basladim, bitiremedim, ama izmite donunce bitiricem insallah. siddharta da güzeldi.
çok gevezeyim. biri beni sustursun.
Sen sus, ben konusayim:P
Fatma K. Barbarasoglu'nun Hicbiryer'ini yeni bitirdim ve cok begendim. FKB'nin tarzi bana hitap ediyor. Hemen arkasindan Nazan Bekiroglu'nun "Isimle Ates Arasinda" kitabina basladim ama.. Yok, O'nun tarzi kesinlikle bana hitap etmiyor. Siirseverlerin sevecegi bir tarz onunkisi.
Bir de Labyrinth diye bir kitap okuyorum. Kate Mosse'un. Belki turkceye de cevrilmistir. Ortacag'daki hacli seferlerini, cadi yakma olaylarinin nasil basladigini, Avrupa'nin yaptigi katliamlari anlatiyor. Tabii baska bir hikayenin cevresinde. Hem ortacagda, hem gunumuzde geciyor. Bu tarz hikaye orgulerini cok seviyorum. Paralel devam eden, farkli zamanlar ve hikayeler.
FKB hep yazsin, biz de hep okuyalim:P
bugün kitaplarla dolu bir gün geçirdim. bir hocamızın kütüphanesini taşıdık, bir oda dolusu kitap vardı, fransızcası, osmanlıcası, sosyolojisiydi, felsefesiydi, psikolojisiydi, edebiyatıydı, sanatıydı.. envai çeşit kitap.. çok fena canımız çekti.. geldim baktım burda da kitaplar..
ben de devam edeyim şurdan, bugün kenan gürsoy hocanın bir felsefe geleneğimiz var mı? isimli kitabına başladım yolda, kendisiyle yapılmış söyleşilerden derlemişler. bir de islam filozofları kitabına başladım ama o böyle ağır ağır gidiyor.
elif şafak'ın en iyi kitabı bence mahremdir, onu burun farkıyla şehrin aynaları takip eder. tahin hanımcım eğer paralel devam eden hikayeleri seviyorsanız bu iki kitabı da seversiniz bence.
ben bu kitabı bitiremeyecem galiba..daha bi kaç sayfa okumadan kalabalık bastırdı..yine çok misafirimiz var evin tek kızı olunca oturmak ne mümkün..
bu böyle gider kendime kalan vakitleri yine çalacaklar.
yine bu tatilden birşey anlamayacam.
of ne çektiğim vardı..
Universitede iken, 4 sene universite kutuphanesinde calismistim. Hayatimda yaptigim en zevkli isti.
Elif Safak'in bir tek Pit Palas'ini okudum. Cok da begenmistim.
Ben genelde konudan cok, konunun islenisine ve dilin kullanilisina gore kitaplari begenip begenmedigime karar veriyorum sanirim.
Tavsiye icin cok tesekkurler pur. kitapyurdu.com'dan 3. siparislerimin arasina onlari da ekleyecegim inshallah:)
Ben genelde konudan cok, konunun islenisine ve dilin kullanilisina gore kitaplari begenip begenmedigime karar veriyorum sanirim.
demisim ama, kim oyle yapmiyor ki diyebilirsiniz tabii:) Oyle aklima geldi yazdim birden.. Kitaplari neye gore begenip begenmediginize karar veriyorsunuz? Merak ettim simdi:P
Universitede iken, 4 sene universite kutuphanesinde calismistim. Hayatimda yaptigim en zevkli isti.
iki yıl kadar ortaokulda okulun kütüphanecileri olmustuk bir kaç arkadas, o bile çok güzeldi. koskaca bir universitede calismak nasıldir kim bilir. bu eve yeni tasindik ya, kitaplık siparişi vericez, evdeki kitapları yerleştiricem ben de. hepsini yanyana koyucam, yayınevlerine, yazarlarına, türlerine göre sıralıycam. bu kadarcığı bile güzel. küçük halam babamın bir dolu kitabını kaybetmiş. kaybolmasalardı sezai karakoç kitaplarının ilk baskıları olurdu şimdi.
elif şafak'ın araf'ı begenmiyorlar demiştim zaten : )) belki ben konudan çok işlenişine ve dile göre kitap begenenlerden degilimdir : ) kitap begenirken sanırım çok kişisel bakıyorum. bazen bi kitabı bitirdigimde aklımda cok cümle kalmıyor, olayları kopuk kopuk hatırlayabiliyorum ama bir his kalıyor, müthiş bir his. o zaman o kitabı çok begeniyorum. : )
zaten okuduklarıyla üreten degil, okuduklarını tüketen korkunç bir okur oldugumu düsünüyorum bazen.
hale;
allah kolaylık versin, ne diyeyim... bize hiç misafir gelmez, evin tek kızıyım ama hiç bilmem misafir yogunlugu nedir, hiç oturamamak nedir... neden misafir pek gelmez, aile apartmanı bizimki, en üst kattayız. bize gelmeden aşağıda dedemler var, onların üstünde teyzemler var. gelenler onlara girer üç kat merdiven çıkana kadar : )
40 gözaltı öyküsü ve aşkın zemberegini sakın okumayın : ) ilki çok korkunç. ikincisi de öyle işte.
@hale,
üzülme hale, evin tek kızı olan ve sülalesi pek geniş olan bir sen değilsin! (divan bilir bizim sülaleyi ve bizim yakınakraba anlşayışımızı :)))
yani seni anlıyorum, bizim de nasıl olduysa bu tatilde hiç yatılı misafirimiz gelmedi. Yoksa her tatilde gelir illa kaç kilometre uzaklardan birileri. Hay Allah, neden acaba? diye soruyorum bazen kendime, sonra diyorum ki: Hele dur bakalım, tatil daha bitmedi!:))
ertesi dünya güzelmiş. selçuk orhan'ın taş kayık'ı hatırladım okurken, o da güzeldi.
ruby ile hale'nin bölümünü valla ben silmedim.
bir kac gündür mehmet akif ersoy aklimdaydi, bir siirini hatrilamaya calisiyordum, hangi akla hizmetse safahat´a hâlâ acip bakmadim, ama dün gece oturup Dücane hoca´nin Âkif´e dair´ini okudum, iyi geldi..
hermann hesse bitti bitecek..
elif safak´in kitaplarini severim, bence de mahrem enfesti..
nazan bekiroglu´nu da severim, dili müthistir, hele isimle ates arasinda adli kitabi, hem bir solukta okunacak bir kitap hem de sindire sindire okunulmasi gereken bir eser.. hatta belki bi daha bi daha...
ya kitapyurdu´nda kitaplar ucuz da, yurt disina kargoyla gelince coook pahali oluyo, o yüzden yeni cikanlari vs hemen alamiyoz, e ögrenci bütcesi malum :o)
neyse ki, buradaki dernegin kütüphanesinde bayagi bi kitap bulabiliyoruz, he yeri gelmisken, sevgili arkadasim maral´l abirlikte ikimizde dernegin kütüphanesi´yle ugrasiyoruz, mesakkatli ama bi o kadar da zevkli bir is, bir de 2 bucuk sene kadar Islâmla ilgili almanca kitaplarin satildigi dükkanda calistim, hatta bir süre yöneticiligini bile yaptim.. kitaplarla ic ice olmak güzel, her iki isten de ziyadesiyle zevk aldim/aliyorum.. iste bele :))
"Kitaplari neye gore begenip begenmediginize karar veriyorsunuz? Merak ettim simdi:P"
geriden takip ediyorum biraz... 2004 şubat ayında yazdığım bir yazıdan bir alıntıylan anlatayım:
"Elif Şafak'ın üslubunu beğendiğimi söylemiş miydim ey ka'ri? Ya İhsan Oktay Anar'ın da üslubunu beğendiğimi? Profiterolü ne kadar sevdiğimi bilir misin sen ka'ri? Kakao kokusunun beni mest ettiğini ve bu kokuyla her karşılaşmamda kakaoyu yaratan Rabbime şükrettiğimi...Bu üslup güzeli kitapları da bendeki tesirleri itibariyle profiterole benzettiğimi söylemiş miydim? "
o zamanlar profiterol yiyebiliyordum, sonradan profiterol dokunmaya başladı, tam da o dönemde postmodern sarmal üslup da dokunmaya başladı sanki.. daha dolaysız anlatımları ve sütlü tatlıları sevdim 2005 yazında. bu yaz ise favori tatlım cheese cake, tuzlu tatlı. okuduğum kitaplar da öyle sanki.. bir de bir kaç ay evveline kadar o tatlı tuzluyu da yiyemiyor ve okuyamıyordum.. o dönemde de besleyici kitaplar ve yemekler yedim.. lüksten uzaktım.
işte böyle midesiyle düşünen bir insanım..
bi kitabı beğenmeme neden olan şey ne,düşündüm ama gerçekten bilmiyorum. sevgili holden (çavdar tarlasındaki çocuklar'daki şu süper çocuk) der ki: bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman bunu yazan keşke çok yakın bi arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.
holden'a katılıyorum..
ruby, hic boyle dusunmemistim:) Ben cok bencilim sanirim:P Cunku genelde, Keske bu kitabi yazan ben olsaydim diye dusunurum:)) Ya da, en iyi ihtimalle; Keske ben de boyle bir kitap yazabilsem :)
pur, guzel benzetme. Ancak ben asiri tatli seven birisi olmama ragmen, kalabalik lafli kitaplari pek sevemiyorum:) Okunabilir bir uslubu olsun kitabin yeter, benim icin. Ne soyledigi, nasil soylediginden daha onemli. O yuzden, sevdigim alandaki herhangi bir ders kitabini okumak bile roman ya da hikaye okumaktan daha zevkli gelebiliyor.
divan, Isimle Ates arasinda kitabindan, yeniceriler ve Osmanli'nin bazi yonetim ayrintilarini ogrenmek hosuma gitti. Ancak Mansur'un aski, yazarin o aski dile getirisi.. Cok sevemedim.
Kargo cok pahali maalesef. Ama artik tak dedi yani:) Aliyorum, elim mahkum:) Yoksa burada bulamam o kitaplari.
tahin;
elveda ankara'yı tavsiye ederek bana ne yaptıgını biliyo musun. aslında kötü biseymis gibi gorunuyor ilkin, ama iyi. yaralara tuz basmak. onların kabul baglamasını engellemek gibi. zaten, alısmayalim yaralarımıza, sakın kabuk baglamasinlar dedigimiz yaralardandı bu. keske hic olamasalardı. keşke yaralanmayacak kadar guclu olsaydım. emin olsaydım.
ruby;
carlos da kim? :)))
yok böyle degildi o diyalog. senin siyah kaknüs ayracına yazdıgımız. nuri pakdilli olan. oteki de charles bukowski miydi. kesin boyle yazılmıyordur bu adamın adı.
carlos işte, bilmiyo musun, seni küçük zavallı:))
ne bilim, ben de bilmiyorum, filipinli bi arkadaşmış.
bu havalarda derin şeyler okuyamıyorum, öyle uzun boylu düşünmek filan gerekmesin diyorum. beni bu havalar mahvetti quentin..
bu havalar bukowski, pakdil okuma havası deil, carlos filan okuma havası:)
şimdi de pekin mektubu die bişey okuyorum mesela. o da öyle, tam bu havaların kitabı. onu da pearl buck yazmış, pearl buck da kim diceksin şimdi, ama sen de hiç bi şey bilmiyosun quentin:)
ibrahim tenekeci'nin üzgünlük ve uçuş denemelerini tekrar okudum bugün. düşündüm de, keşke i.tenekeci'nin blog sayfası olsaymış.
epeydir, yani 2-3 aydır bu post'la hiç ilgilenmediğimi fark ettim. gönlünü almak için teee en başa koydum işte. bu arada okuduğum kitapları pek hatırlayamadım sanırım. zaten genelde unuturum. böyle garip bi hal içinde hızlı hızlı okuduğum ve sonra ancak "güzel bir his" bırakan kitaplarım baya var galiba. kötü bişi.
"elimdeki kitapları bitirmeden yeni kitap almama ve bu süre içinde arkadaşlarımda gördüğüm kitaplara da sarkmama" kararı almam lazım....
tabi almak lazım öyle kararlar, hatta şöyle kararlar da almak lazım quentin, mesela diyelim seninle yürüyoruz karşımıza bi kitapçı çıktı, hiç tereddüt etmeden sanki karşımıza kitapçı değil de ne bileyim bi manav çıkmış gibi davranıp hiç oralı olmamalı, yolumuza hızlı adımlarla devam etmeliyiz. yada diyelim fevziyelere gittik, onların şu kitaplıklarının oldugu odaya olabildigince az girmeye çalışmalı, diyelim girmek zorunda kaldık kitaplıga mümkün olan en uzak mesafede oturmalıyız. tabi fevziyenin pek sevgili entellektüel sosyolog arkadaşı elif ve onun son zamanlarda okudugu kitaplardan bahsetmemek için elimizden geleni ardımıza koymamak da mutlaka almamız gereken kararlardan biri. sonra o kitap postası gibi dergileri çok okumamak, kitapyurdu gibi yerlerde pek gezinmemek de kendi yararımıza olucaktır.
böyle işte quentin, al sana bissürü karar. uy bakalım kolaysa bu kararlara :)
uyamam ben bu kararlara felan. seksen milyon tane şeye karar verip hiç birini yapmıyorum zaten.
tamam arkadaşlarımı görücem ama annemlerden ayrılcam evden ayrılcam tatil bitti diye canım sıkıldı. acilen kitap almam lazım. bana kitap ismi söyleyin çabuk!
garip...
kitapları almam gerekmedi, kitap sepeti yapmam yetti.
sana kitap ismi söyleyelim hemen:
büyücü / john fowles
süper kitapmış, kişisel özgürlüğe ulaşmanın ve insanın kendini keşfetmesinin zorluklarına dair bir edebi şölenmiş,20. yy da ingiliz dilinde yazılmış en iyi 100 yapıt listesinde yer alıyomuş hatta insan zihninin labirentlerinde dolaşan metafizik bi eglence treniymiş adeta...
ve önemsiz küçük bi ayrıntı, kitabımız 40 YTL cikmiş. ee metafizik tren alıyosun, olucak o kadar quentincim :)
ruby ben kitap istiyorum dedim, tren istemedim : )
Yorum Gönder