11 Temmuz 2009 Cumartesi

geçen kıştan kalma notlar

I.

sağlık ocağında genelde ilaç yazıyorum. sürekli aynı şeyleri konuşunca insan bir süre sonra otomatikleşiyor. ama arada bir kısa devre olması da kaçınılmaz sanırım. günaydın, nasılsınız, teşekkür ederim siz nasılsınız, geçmiş olsun tekrar, iyi günler birbirine giriyor. günaydın diyor biri, teşekkür ederim siz nasılsınız diye karşılık verebiliyorum mesela. keşke böyle yapmasam.


II.

bir de keşke bahar gelse artık. sonra yaz gelse falan. belirsizlik güzel şey değil, ama belli bazı şeyleri beklemek de zormuş.


III.

bu gün bir hastam ilaçlarını yazdırmak için geldi. daha önce de 3 kere falan gelmişti. her geldiğinde beni evine davet eder. 80 küsur yaşında bir amca. eşini çok seviyor. eşi bolulu, ordan biraz hemşeri de sayılıyoruz. kendisi 1.83, eşi 1.50 boylarındaymış. evlendiğimizden beri ufacık tefeciktir, bana bir kere kötü söz söylemedi, onu çok kızdırsam allah iyiliğini versin derdi bana; dünyaya 50 kere gelsem her defasında yine onunla evlenirim diyor. ama şimdi eşi alyzmer başlangıcındaymış. amcayı kırmaya, sebepsiz yere tartışma çıkarmaya başlamış... sanırım amcanın dünyada tutunduğu en önemli şey eşiymiş, o değişince darmadağın olmuş. düşünüyorum da eşini kaybetseydi, o zaman dayanacağı hatıraları olurdu, tozlanmamış; hatta üzerinden geçildikçe daha da parlayan hatıralar. böylesi daha zor sanki. yaşamımdan hiç zevk almıyorum diyor. fiziksel rahatsızlıkları da var, bir dolu raporlu ilaç kullanıyor. ama o hastalıklar değil de, eşinin değişmesi mutsuz ediyor amcayı.. allah sabır versin. inşallah cennette birbirlerini sevdikleri gibi bulurlar.


IV.

hastalara dokunmayı, onları muayene etmeyi sevmiyorum. ama ben muayene ederken cırlamayan çocukları seviyorum, çok masumlar :)

6 yorum:

sina dedi ki...

ben de bugün "hadi görüsmek üzere" diyen bir ablaya "aleyküm selam söylerim" ile karsilik verdim.

yani olur böyle vakalar, üzülme. bunun icin doktor olmak bile gerekmiyor.

Dublor dedi ki...

doktorluk zor zanaat vesselam

samira dedi ki...

selam..blogunuzla bugün tanıştım ve 'dikkatsiz' arkadaşın bloguna yazdıgınız yorum sayesinde..

yazdığınz maddeler hoş.. 1.madddeye ben de kendi örneğimi vereyim.kapı çaldı ve diafondan 'kim o' diyeceğime 'alooo' demiştim.bana dönen ses gülüşmeler..

mesleğinizde başarılar..

Adsız dedi ki...

gelecek kış geldi siz hala yeni yazı koyacaksınız buraya. olmuyor....

mq dedi ki...

doğru söylüyosunuz n.r. öğrencilik bitince blog öylece kalakaldı. yazacak bişey de olmuyor. öyle işe git işten gel, akşam yemeği pişir, bulaşıkları yıka, işe git işten gel felan.

tuuba dedi ki...

yani öyle hayat gailesi içinde yuvarlanırken yaşadıklarımızı yazmaya fırsat olmuyor diorsun..akşamları çok güzel hareketler seyretmek de mi yok?abur cubur dolu tabaklarla arkadasların odasına dalmak, sinemada en ön sırada film seyretmek de mi yok?yaşlanıo muyuz yoksa emoşum?yaşlanmak yüzdeki kırışıklıklarda zannederdim ben de öğrendim omuzdaki sorumluluklardaymış..özledim sizi..

| Top ↑ |