bir roman denemesine giriş, 2006 baharı
ruby çok mutsuzmuş. montargisli quentin de çok mutsuzmuş. montargisli quentin öyle diyormuş. tutunamıyorlarmış. romanın adını da bulamıyorlarmış zaten. en çok onlar kırılıyormuş. nadie en candie laslamparasmış. çarklar arasında kalmışlar. suç kiminmiş, ceza kimeymiş. ruby soruyormuş kendine. "quo vadis? quo vadis?" bilmiyormuş. bir gün ruby, montargisli quentin ve ş. çavdar tarlasında bir takım çocuklar görmüş. yükseltin tavan kirişini ustalar diye bağırmışlar bu çocuklara. montargisli quentin, ruby ve ş.'nin çok uzaklarda bir arkadaşları varmış, f. . f. öfke doluymuş. özellikle c. diye bir adamdan hiç hazzetmiyormuş. c. kulağında kürdanla dolaşan, yeşil takımları olan tuhaf bir adammış. ruby, montargisli quentin, ş. ve f. gibileri antijen gibi görürmüş, bu c. . bilakis kendisinin otoimmun bir hastalığı varmış, oh olsunmuş. ah ah, one more cup of coffee olsaymış şimdi. yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık, hep yalnızlık varmış sonunda. yalnızlık ömür boyuymuş. kardeşim demiş ruby montargisli quentin'e. acılarıma da kardeş olur musun demiş... onlar sanıyorlarmış ki sussak mesela kalmayacak. onlar sanıyorlarmış ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacakmış. bizden kurtulsalar vicdan azabından, o da olmasa tanrının gazabından kurtulamayacaklarmış. montargisli quentin'e kimse sarı laleler almamış çiçek pazarından. ruby'ye de almamış. dervişler ölmesin demiş f. f. cennetlikmiş. montargisli quentinin amansız bir hastalığı varmış. hipergrafi hastasıymış. ama herkes gülüyormuş bunu söylediginde. ruby ders çalışamıyormuş. kendini çalışma masasına bağladığı halde çalışamıyormuş. neyse, sakın kimseye birşey anlatmayın. herkesi özlüyorsunuz sonra.
izmitte dağınık bıraktığım odamı toplarken defter kitap yığınlarının arasından çıkan bir kağıtta işte bunlar yazılı idi sayın okuyucular.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
| Top ↑ |
35 yorum:
quentin, bak bence ilk deneme için hiç fena sayılmaz,gülme, ciddiyim:)
hem niye odanı topladın ki, o odayı ne zaman toplasan, hiç senin odanmış gibi görünmüyo, gerçekten.
sanki benim odammış yada ne bilim başka çok düzenli birinin odasıymış gibi oluyo..
Her türlü eleştiriye açıksan denemen hakkında yorum yapabilirim. Belki eleştirilerim çok ağır kaçar; yazdıklarımı sileceğini düşünerek şu an cesaret edemiyorum.:)
buyrun, dilediğiniz eleştiriyi yapın, yazdıklarınızın silineceginden filan da korkmayın, böyle bi şey bu blogda şimdiye kadar hiç olmamıştır, olmayacaktır.
hımm, şimdii, bu deneme quentinle canımızın çok ama çok sıkıldıgı bi gece 'ne yapsak, ne yapsak, bi roman yazsak da sıkıntıdan kurtulsak mı' diye düşünüp başladıgımız , içinde sevdiğimiz kitaplardan sevdigimiz cümleler, sevdiğimiz şiirlerden sevdiğimiz dizeler, bazı sevdigimiz şarkı isimleri, bazı sevmedigimiz adam isimleri olan bi yazıydı.
ama korkmayın, yazıyı devam ettirip roman yapma gibi bi niyetimiz yok, en azından şimdilik:)
quentin ve ben sanatı, ne halk ne sanat için yapmaktan yanayız. biz sanatı, kendimiz için, sadece kendimiz için yapıyoruz:))
nasıl da eglenmiştik bunu yazarken di mi. aslında o kadar da degil. cok eglenmemiştik. zaman geçsin diye yazmıştık. sonra sevdigimiz hocaları listelemiştik. ideal staj gruplarımızı yazmıştık. sahiden, o aralar nedense sürekli bişeylerin listesini yapıyorduk bize geldiginde. sen hep benden once uyuyordun.
ayrıca bu deneme sadece ruby'nin yada benim degildir, ikimizin ortak ürünüdür : ))
merak etme ruby, zaten odamı toplamadım, sadece toplamaya başladım. genelde sonunu getiremiyorum...
iyki doğdun ruukiye!
teşekkür ederim : ))
ayrıca ruukiye degil, rukiye. babamdan başka kimse bana ruukiye diyemez.
: ))
Zalimin zulmu yanina kalmaz.
Gelecek de bir gun gelecek...
aa sağ köşede e'nin sözü yazıyor :)
güzel demiş e. e'yi tanımıyorum, bloga koymadan önce izin alamadım o yüzden. dedim, kızmaz herhalde. kızarsa da pur tanıyor nasıl olsa e'yi, aramızı düzeltir dedim.
montargisli quentin hanım, sözün son kısmı eksik kalmış "Emin olamamak hali bir yol hali, daha doğrusu bir imtihandır. Kader değil! "
pur;
sözün sonu yanlis anlasilabilir diye düsündügümden eksik aldım. biri cikip "kader olmayan ne vardır, yasadigimiz yasayacagimiz her sey kaderdir" diyebilirdi. "ben ne dedim sen ne diyorsun ya" pozisyonuna gelirdik o zaman. iyi olmazdi. lakin e kişisi söz eksik kalmasın istiyorsa, eklerim elbet.
bahsi geçen dogville filmini de pek merak ettim. bakalım bolu'da var mıymış.
bu arada dervişin de kulakları çınlasın. bırakınız dünyayı, benim bile tanımadıgım bir insanın da sözünü alıyor ve baş köşeye koyuyoruz. (gerçi e'yi tanısak keşke. selam soyle bizden)
saygıdeğer e kişisi öyle kalmasın demişti öğleden sonra konuştuğumda, fakat bu izah üzerine ne der bilemeyeceğim.izah ile beraber selamlarını da iletirim.
dogville seyredilesi bir filmdir,rahatsız edicidir ama.
fazlasiyla rahatsiz edici, izlenmeyesi, izlenildigine bir omur boyu pismanlik duyulasi bir film oldugunu hatirliyorum.
zaten filmler uzerine uretilen felsefik seyler ve yine filmlerin gondermelerde bulunduklari iddia edilen felsefik seylerden hicbi zaman hazzetmemisimdir.
aa rukiye'nin dogumgunusu gelmis gecmis. mutlu yillar olsun.
tesekkür ederim nel.
şeyya bende öyle düşünmüştüm,imtihanlarda kaderin parçası değil mi? demiştim o yorumu gördüğümde.orda vurgulanan biz değişirsek olaylarda değişir falan mı olmuş oluyo?gelecek olan olaylar?..
geçmiş doğum günün kutlu ve hakkında hayırlı olsun, quentin. sağlık ve huzur ve başarı dolu bir ömür dileğimle...
desertrose;
saygıdeger e kişisi, nasıl düşünerek "kader degil" demistir bilemiyorum tabiy ki. okudugumda, "emin olamama hali menzil degildir" diye anlamak lazım herhalde dedim. allah bizi yolda kalmaktan korusun. yani bu yolları gecip, dogru yere varalım insallah.
neden cumlenin sonuna kader degildir'i ekledim. cunku e kisisi, eklenmesini istemis. keske gelse de sozun son kısmı konusunda bizi aydınlatsa.
ibn-i sina;
amin.. allah razı olsun.
cümlemizden.
quentin, sakıncası yoksa birşey sorabilir miyim?
yukarıdaki commentini okudum da,
başörtüsü mağdurlarından mısın?
ibn-i sina;
sakıncası yok tabi ki. ama bu konuda alanen konusmak yerine mail yazmayı tercih ederim. malesef mail adresin yok bende, montargisliquentin@gmail.com'a bi selam edersen sevinirim.
şimdi herkesi bir huyu vardır ya..belki önceki sayfalarınızda açıklamışsınızdır da..ben nick'i ya da blogunun adını bilmediğim daha doğrusu anlamanı bilmediğim tek bir kelimeyi geçmemeye çalışırım..ukelalık gibi olmasın ama...anlamını bilmediğim kelime, bana sadece yabancılık hissi verir...montargis falan bunlar ne demek gerçekten bilgilendirirseniz hem sevinir, hem mutlu olur hem amuda kalkar :) hem de bundan sonra daha bilinçli bir şekilde sitenizi ziyaret etmek isterim...
ve hatta bir kaç cümleyle anlatacak hikayeniz olursa dinlemek isterim....
selametle..:)
hoşgeldiniz baver:)
montargis quentinin memleketi:) fransada küçük bi kasaba oldugunu düşünüyoruz. montargisli quentin ve ruby film kahramanları, hangi film, tais toi.. çok eglenceli bi film, tavsiye ederiz. şimdi bu filmde quentin'in bi hayali var: hep böyle 'iki dostun yeri' diye bi yer açmak istiyor, ve sevgili dostu ruby'ye her fırsatta bunu hatırlatıyor. ruby başlarda bu quentin'e öyle pek yüz vermiyor ama sonlara dogru quentinin müthiş sevgisi ruby'yi pes ettiriyor. ruby de quentini seviyor yani. gökten üç elma falan düşüyor tahmin ettiginiz üzere:) mutlu bitiyor film ama iki dostun yerini açtıklarını göremeden bitiyor.
işte böyle, onlar açamadı, biz açtık iki dostun yerini..
umarız size yabancılık hissi veren bişey kalmamıştır artık..:)
hımm, boru hattından esinlenme.. okumadım ben o kitabi. şimdi baktım da, ekonomik bir kitapmış galiba. gazetelerin ekonomi sayfalara hiç bakmayan ruby de okumamışstır sanırım. okudun mu sen ruby?
nazan olsa soyle derdi :
"ne anlatıyor bu kitap?"
(nazan bizim unvden cok sevdigimiz bi arkadasimizdir)
"senin romanın olamazdı. çünkü senin hikayen acıklı bir türküydü"
bizimki de komedi filmi işte : )) aslında biz komik insanlar degilizdir. cok sıkıcıyızdır. sürekli canımız sıkılır.
:) ahahah evet okumadım, nasıl holden hani filmlerden günahı kadar nefret ederdi ya, ben de ekonomi sayfalarından hiç hazzetmem. gazetelerin zaten sadece kültür-sanat sayfalarını okuyodum ben quentin hatırlarsan.. diger bütün sayfalarda savaşlardan, hep birbirlerine bişeyler yüzünden kızan adamlardan, niyeyse hep kötü giden bi takım hiç anlamadıgım meselelerden bahsediyorlar, çok moral bozucu.
aklıma ne geldi bak, vonnegut amca bi yerde şey diyodu: gerçekler komik yada eglenceli deilse yada size para kazandırmıyorsa boşverin gitsin:)
parayla ilgili kısmını geciyoruz tabi, para hiç iyi bişey degildir, hatta para çook kötü bişeydiiir:))
"gazetelerde çıkan bütün bu haberler, karşı tarafın moralini daha çok bozma, moralen onları güçsüz bırakma stratejisinin bir parçası olabilir. bu haberlerle bizim biz yalnızız, biz güçsüzüz, biz bir şeye yapamıyoruz psikolojine girmemiz hedefleniyor."
buna benzer bişey yazmış sanırım fatma k. barbarosoglu, imaj ve takva'da. cümleler boyle degildi, aklımda kalan fikri ozetlemeye çalıştım. kesin boyledir demiyorum.
üç maymunu oynamak iyi degildir. insanın moralinin bozulup güçsüzleşmesi de iyi degildir. iyi olanlardan biri, (genelde bir ve tek iyi olmuyor) moral bozmamak, bilenmek, dua ile sabır ile güclenmek. herkes bunu yapamıyor. e yapamıyorsa kaçsın mı diyorsun quentin, ne demek bu diyebilirsiniz.
bilmem ki.
bir de şeyi düşünüyorum. hani imam-i hanife'nin kör, dilsiz, sagir olan annesini. hiç günah duymamak, hiç günah görmemek.. bu üç maymunu oynamak degil.. başka bişey.
bazen boyle farklı farklı seyler düsünüyorum. hep farklı farklı kalıyor her şey. bir sonuca varamıyorum. yolda kalıyorum.
anonim buraya neden hiç yazmamış?
Sevmiyorum ben bu yeni postlarinizi:P Gicik oluyorum onlara:P
Benim ilk goz agrim, ilk postunuzu arka siralara atti:P
tahin,
Kiskanc
tahin;
yok canım arkalarda bırakmayacagım ben o post'u, ilk goz agrimizi. üstteki duayı bi kaç güne kadar alıcam zaten.
bir de şey düşünüyorum. hani yandaki şiirler, sözler de kaybolmasın. dualar da. bi depo blogu alsak. sözleri şiirleri duaları ve benzerlerini depolasak. iktibaslarımızı koysak. nasıl olur aceba.
sen ne dersin ruby
Bence guzel olur:)
eyvallah derim quentin:)
hayali ve çalıntı bir diyalog
patoloji sınavında.
cengiz erçin: neden çalışmadın fevziye?
fevziye: cesare pavese çalışmak yorar der.
Yorum Gönder