21 Şubat 2012 Salı

io mi ricordo

anneannemi aradım. iyi günler anneanne dedim. nasılsın? biliyorum pek iyi değilsin. evet hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması kötü gerçekten. ama eskiden her şey çok güzel miydi bilmiyorum aslında. o zamanlarla ilgili hatırladıklarım oyunlar, oyuncaklar, yaz tatilleri, mahalle arkadaşları, patates baskıları, andımız, bcg aşısı, konti isimli köpek, la nena dizisi ve hong kong'lu mektup arkadaşımdan ibaret. geri kalan şeyleri pek hatırladığım söylenemez. bcg aşısı, andımız ve patates baskısı dışındakilerin güzel olduğu bir gerçek ama ya unuttuğum diğer bütün o şeyler? içlerinde canımı sıkmış bir şeyler vardır mutlaka. yok mudur? yani sen öyle diyorsan.. bahçe duvarındaki sıra sıra saksılar mı? aa evet hatırladım tabi. hepsinin içinde başka bir çiçek olurdu. hepsi de ne güzel açardı, rengarenk. hangi çiçeği mi hatırlıyorum? ee şey, hatırlıyorum da isimlerini bilmiyorum anneanne, gerçekten. hani küçük küçük bir sürü kırmızı, pembe çiçeğin biraraya gelmesiyle oluşmuş, top gibi bir çiçek vardı. yaprakları da kadife gibi ve tırtıklıydı. fesleğen sonra. fesleğeni de hatırlıyorum. armut ağacını da hatırlıyorum evet. ama ondan armut yediğimi hiç hatırlamıyorum. Bir türlü olmamıştı değil mi onun armutları. o kadar da uğraşmıştı dedem. yerini beğenmedi belki. ağaçların da var mı böyle yerini beğenmeme gibi huyları acaba. sen de mi yerini beğenmedin? nasıl yani anneanne? ne güneşli cam kenarlarını, ne gölge kuytuları, ne çok sulanmayı, ne az sulanmayı, ne rüzgarlı bahçeleri, ne havasız odaları sevemedin, en sonunda herkesin kendisinden umut kestiği, boynu bükük, solgun bir çiçek oldun öyle mi? hiç de öyle değil. ben senden umudumu kesmedim anneanne. perdeleri kapatıp bütün gün evde yalnız başına oturuyorsan nolmuş yani. bazı günler biraz üzgün olabilirsin ve perdeleri açmadan, karanlıkta biraz tek başına oturmak isteyebilirsin. ne var bunda. hem şu arkadaşın, hani sürekli gelip, komik şeyler anlatırken bile ağlayan kadın moralini bozuyordu biliyorum. ne tür bir insan, ev sahibi yokken bahçe duvarındaki anahtarı alıp eve girer ve tek başına oturur ki? yalnız başına evde senin gelmeni beklerken de kendi kendine bir şeyler anlatıp ağlıyor muydu acaba? tamam tamam sustum. evet Allah rahmet eylesin tabi. anneanne hani küçük yeşil tahta kapısı olan bir dolap vardı duvarda. içinde gözlük, vicks ve renkli şekerli leblebiler olurdu. sen hep küçük sarı bir tabağa o leblebilerden koyup bize getirirdin, biz yerde oturmuş biren biren iken iken üçen üçen dörden dörden beşen beşen altı yeşen kurt kulağı filan diye giden bir oyun oynardık genelde. gelsem şimdi, o yeşil dolabı açsam içinden yine renkli şekerli leblebiler çıksa, bir avuç dolusunu bir anda ağzıma atsam, buzdolabını açsam sonra, şaşırsam, niye yoğurdu kavanoza koymuş ki desem, yukarki kata çıkıp hacdan gelmiş kırmızı oyuncak fotoğraf makinasıyla hacılara, arafat dağına ve cennetten gelen taşa baksam, dayımın kitaplarının arasından resimli dergi bulmaya çalışsam, balkona çıksam, asmanın nereden başladığını görmek için aşağı baksam, kedileri görsem aşağıda asmaya tırmanmaya çalışan, göz göze gelsek, beni görünce kaçsalar, gözlerimi kısıp karşıdan görünen tepelere baksam, ne kadar uzak diye düşünsem, ezan okunmaya başlasa o anda, sadece kendimin duyabileceği bir sesle taklit etsem müezzini, bahçeye gitsek seninle, domates, patlıcan ve biberler olmuş mu diye baksan sen, ben anlamasam böyle işlerden, dut yesem.. bir bisikletim olsa anneanne, arkasında küçük bir kulübe olsa, sen patiklerini, hırkanı giysen, ilaçlarını, tesbihini alsan, ben de birkaç kitap alsam, gitsek buralardan. kulübenin penceresine de dedemin radyosunu koyalım. eskisi gibi olsun her şey. anneanne?
anneannemi aradım. bu doğru. ama telefonu açmadı. açmayacağını biliyordum. çünkü evde yok. olsa da beni tanımaz, bütün bunları söylesem neden bahsettiğimi anlamazdı. her şeyi unuttu çünkü. her şeyi, herkesi.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

bisikletli ev çok güzelmiş.

Zamanın Yolcusu dedi ki...

Evet,bir zamanlar neşeyle sohbet edip konuştuğumuz sevdiklerimizin bu hali insanın içini acıtıyor.
Allah ecirlerini artırsın.

ruby dedi ki...

amin.

| Top ↑ |