14 Aralık 2009 Pazartesi
- bal -

büyük ve güzel bir elin tuttuğu, küçük ve sıcak bir el boşlukta ilerliyor. küçük, sıcak elleri olanın kısılmış gözleri uzaklara bakıyor. uzaklarda tepeler, tepelerde ağaçlar, ağaçların arasından cami minareleri görüyor. minarelerin tahta kapıları yukarılardan leylekli çatıları gözetliyor. bazı yağmurlar yağıyor sonra. bazı evlerin küçük pencerelerini ıslatıyorlar. pencerelerin gerisinde yaşlı ve yorulmuş bir yüzün, az konuşmuş çok susmuş dilinden kimsenin duyamayacağı bazı şeyler dökülüyor. melekli, yağmurlu, aminli şeyler. kapılar yorgun yüzlerin, suskun sözlerin, melekler, yağmurlar ve aminlerin üzerine kapanıyor. başka kapılar başka bahçelere açılıyor. bahçelerde aslanağzı çiçeklerini aslan ağzına benzetemeyen çocuklar bulunuyor. bir rüzgar esiyor, bir fırtına çıkıyor. çocuklar üşüyor, bahçeler boşalıyor.


- süt -

kirli beyaz bir kuyruk yanında kirli kahverengi bir kuyrukla yaşlı bir ağaca tırmanıyor. ağacın en tepesindeki dalda bir kuş var. kuş önce bıyıklara sonra kuyruklara bakıyor, sonra bir kez kanat çırpıp, karşı apartmanın 3. kat balkon demirlerine konuyor. balkon demirleri kuşu hiç umursamıyor. çünkü balkon demirlerinin dünyada umursadığı tek şey caddelerdir. bütün gün boyunca caddeyi izliyor balkon demirleri. caddeden büyük ayakkabılar geçiyor, küçük ayakkabılar geçiyor. siyah ayakkabılar, kırmızı ayakkabılar ve beyaz ayakkabılar geçiyor. araba tekerlekleri geçiyor sonra. bisiklet tekerlekleri geçiyor. yağmur suları geçiyor caddeden, çok yağmur yağınca. kurumuş yapraklar geçiyor rüzgarlı havalarda. rüzgarlı havalar bisikletlere iyi gelmiyor. hep böyle havalarda bozuluyorlar. frenleri tutmuyor, zincirleri atıyor. bozulmuş bisikletleri adı 'c' ile başlayan çocuklar hemen tamir edebiliyor. rüzgarlı havalarda adı 'c' ile başlayan çocuklar hep çok ince oluyor. dizlerindeki küçük sıyrıktan aşağı doğru kan akan küçük kızlar bu gibi şeyleri unutmuyor. kirli beyaz kuyrukla, kirli kahverengi kuyruk ağaçtan iniyor. kuş ağacın en tepedeki dalına konuyor. balkon demirleri caddeye bakmaya devam ediyor. son ayakkabılar ve son bisiklet tekerlekleri de caddeden geçip gidiyor, caddeler boşalıyor.


- yumurta -

mavi yazan siyah bir kalem beyaz bir kağıda 'şu anda saat ikiyi on iki geçiyor' yazıyor. sonra 'bugün on dört aralık pazartesi' yazıyor. perşembe olsaydı, bugün bütün günlerden daha perşembe, yazardı. onun yerine 'şu anda saat ikiyi on altı geçiyor ve günlerden hala on dört aralık pazartesi' yazıyor. bazen zamanlar geçmek bilmiyor, yazıyor. sonra şunları yazıyor : pazartesileri sevmem. perşembeleri severim. neden bilmiyorum. bilmediğim çok şey var. öğrenmek istemiyorum. öğrendiğim bazı şeyleri unutmak istiyorum. unuttuğum bazı şeyleri durup dururken hatırlamak istiyorum. mesela 24 haziran 1991 günü öğleden sonra üçü yirmi geçe neredeydim ve ne yapıyordum. bunu bilmeyi gerçekten çok isterdim. o gün akşama kadar ne yaptığımı, yanımda kim olduğunu, akşam yemeğinde neler yediğimi filan. bunu bilmek bana hiçbir şey kazandırmayacak biliyorum. benim istediğim de bu zaten. hiçbir şey kazanmamak. birşeyler kazanmaya çalışırken çok yoruldum. bir süre hiçbir şey kazanmaya çalışmadan öylece durmak ve gökyüzüne bakarak geçmişteki bazı günlerde nerede, ne yapıyor olduğumu hatırlamak istiyorum. rus bilim adamları, kafamıza yerleştirdiğimiz elektrotlarla beynimizin bazı bölgelerinin uyarılması sonucu geçmişteki istediğimiz bir gün ve saati hatırlayabildiğimiz bir alet yaparlarsa çok sevinirim. umarım bu yüzyılda yapabilirler. çünkü önümüzdeki yüzyılı dünyada geçirmeyeceğim sanırım. önümüzdeki yüzyıl ve sonraki yüzyıllar ve binyılları dünyadan daha iyi bir yerde geçiririm umarım. kocaman bir ormanda, içinde her şeyle ilgili her tür kitabın ve yeterince bisküvi ve sıcak içeceğin olduğu devasa bir kütüphanede arşiv sorumlusu olabilirim mesela. bu arada birden 5 ekim 2119 günü nerede, ne yapıyor olacağımı merak ettim. galiba gecenin bu vaktinde bu konuda bana yardım etmeleri için rus bilim adamlarına müracaat etmem yersiz bir davranış olur.
saat üçü bir geçiyor. günlerden hala on dört aralık pazartesi. ama üzülmüyorum. yaklaşık 69 saat sonra perşembe olacak.

12 yorum:

Dublor dedi ki...

bal, yumurta ve sütten bahsetmene rağmen şokella tadında olmuş.
rus bilim insanlarını boş ver doc; atılgan ve mürettabatı, natülüs ve makine dairesi, emir ve görüşlerini bekliyor.

ruby dedi ki...

o halde, ilgili birimlerin dikkatine:

shock-ellA XX009907EOOG kodlu 4013 sefer sayılı roketatarı hazırlayın. planımız öncelikle orion'a kısa bir iş gezisi yapmak dönüşte sirius'taki galaksiler arası iklim zirvesi toplantısına katılmak ve son olarak dünya denilen şu küçük gezegenin son üç ayda stratosfer tabakasında biriken helyum hidroksit miktarını ölçerek natülüse geri dönmek.


natülüs elektron-pozitron çarpıştırma dairesi başkanı ve nükleer araştırmalar laboratuarı şefi,

ruby armstrong jr.

Adsız dedi ki...

artık bisküvi yemeni istemiyorum. bana pizza yapsana.hani bi kere yağmıştın ya onun gibi haftasonu olsun ben yine size geleyim olmaz mı?ve çayyy ve biz ve herşey tamam bisküvi de olsun...lütfen.

Adsız dedi ki...

ben de artık bisküvi yemeni istemiyorum. güzel, sıcak, sulu yemekler yemeni istiyorum. pizza da olur, hani tavuklu, sucuklu filan yemiştik ya :) ha unutumadan, bir de ders çalışmanı istiyorum.:)

pırpır dedi ki...

ben de sirius'taki galaksiler arası iklim zirvesi toplantısına katılmak istiyorum, hatta toplantı bittikten sonra da bir müddet orda kalayım.bir yıl kadar..toplantıdaki bilgeler grubuyla az şekerli bol limonlu yeşil çay içer sohbet ederim.tabii 1 yıl boyunca az şekerli bol limonlu yeşil çay içip sohbet etmek biraz sıkıcı olabilir benim için.siriusluların ortalama 2000 yıl yaşadıklarını düşünürsek onlar için sorun olmaz değil mi sevgili ruby.tek düşündüğüm benim gibi vücudunda bolca bakteri, virusun yaşadığı bir dünyalının steril olan bu gezegen sakinlerine zarar verip vermeyeceği..neyse onun da çaresini bulabilirim.diğer dünyalıların yaptığı gibi onyüzbinmilyon antibiyotik alırsam vücudumda yaşayan baktericik virusçuk ve diğer canlıcıkların hepsini katletmiş olurum ve siriuslular için sorun kalmaz. shock-ellA XX009907EOOG kodlu 4013 sefer sayılı roketatarda benim yerimi de ayırın lütfen sevgili rubyciğim.

Adsız dedi ki...

bindiğin vapurlar gelirdi üsküdara/
herkes inerdi, sen de inerdin/
ben seni, yalnız seni beklerdim/
bir senin saçların deniz kokardı/ bir de hiç kimsenin..

mq dedi ki...

bence hayatınıza böyle müdahale edilmesine izin vermeyin ruby hanım. baksanıza şimdiden artık bisküvi yemeni istemiyorumlar başlamış. böyle başlar, sonra şunu istemiyorum bunu istemiyorumlarla devam eder. benden söylemesi.

ruby dedi ki...

boşverin her şeyi, roketatarımız hazır. ben gidiyorum. pandora'ya. giderken biraz pizza, fıstıklı cips, leblebi, gazoz ve elmalı kurabiye de götürsek iyi olur. na'viler böyle şeyleri seviyor.

Dublor dedi ki...

iktibasınız, bana denizler altında kaç bin fersah? rekorunu kırma cesareti verdi.

Varolunuz. diğer bir deyişle i see youu

ruby dedi ki...

aynı zamanda seksen günde devri alem, dünyanın merkezine seyehat ve balonla beş haftada dünya turu cesareti de vermeliydi ama. böyle bir gücü var çünkü bu iktibasın sayın dublör. yaklaşık olarak 3.2 gigawatt güçte bir iktibas. bu da herhalde 37 milyon miliequivalan/lt ediyor.

Dublor dedi ki...

bizim zamanımızda çeki okka kantar falan vardı işbu fahrenayt yeni çıktı.
bu aralar house isimli diziyi seyrediyorum doc. böyle giderse beşinci sezon sonunda yıllardır agnostik olarak devam ettiğim hayatıma diagnostik olarak kaldığım yerden devam edeceğim. anlatım bozukluklarım var geniş spektrumlu malumunuz.

iktibaslarınız kuvvetli lakin, bünyede bıraktıkları hasar devir ve alem ikilisinin birbirlerinin ayaklarına basmasına sebep olabilir.olmayabilir de.

siyu another life doc.

ruby dedi ki...

peki diagnostik olarak devam edeceğiniz yeni hayatınızın prognostik faktörleri neler olacak?gidişat iyi mi kötü mü, 5 yıllık yaşam şansı yüksek mi düşük mü, tedaviden yarar görme yüzdesi kaç olacak?

geniş spektrumlu anlatım bozuklukluklarınıza da geniş spektrumlu bir antibiyotik yazıyorum hemen. geniş spektrumlu oldugu için anlatım bozukluklarınıza iyi geldiği gibi, iktibaslarımızın bünyenizde yaptıgı hasarları da minimuma indirecek ve hatta devir-alem ikilisinin arasındaki kompetetif antagonizmayı bloke edecektir.

| Top ↑ |